Sosyal Medya

Makale

‘Kemalde noksan imiş incinen incitenden’

Ä°niltiden baÅŸka nedir ki insan? Çokça önemsemeyiz incinmeyi, günlük yaÅŸantımızda. Çünkü o, tumturaklı bir kırgınlık deÄŸildir mesela, hele kızgınlık, hiç deÄŸil! Sessizdir o. Gücü kuvveti yoktur ilk bakışta incinmenin. Hatta onu, alınganlıkla, abartıyla, burnundan kıl aldırmamayla, cakayla karıştırırız çoÄŸu kez. Oysa incinmek, sessizce yutkunarak incinmek, dile getirilmemiÅŸ ümitsizliÄŸin siyah diplerinde dolaÅŸtırır çoÄŸu kez bizi... 

Kızan, bağırıp çağıran, itirazını dile getiren insan böyle deÄŸildir halbuki. Onun her ÅŸeye raÄŸmen bir umudu, durumu düzeltebileceÄŸine dair bir ümidi, gayreti hatta öfkeye has bir garip neÅŸesi bile vardır. Ä°ncinen, peki ya incinen böyle midir... Hayır. Ä°ncinen kiÅŸi, sessiz sedasız daldığı umutsuzluk diplerinde kendini sessizlik odasına mahkum etmiÅŸtir. “Kimse beni iÅŸitmiyor” ile “Kimsenin sesini iÅŸitmiyorum” arasında sallanır durur.

“Ses Odası Deneyleri”nde tamamen sesten yalıtılmış odalara kapatılan deneklerin 24 saat içinde geceyle gündüz ritmi dahil hemen her türlü hassasiyetlerini peyderpey yitirdikleri bulgusunu okurken de sersemlemiÅŸtim adeta. Ä°ÅŸitmek, iÅŸitilmekten daha esaslıdır.

***

Nuh’un Gemisi” filmindeki en sarsıcı replik: Kayn’nın (Kabil) Allah’a “benimle niçin konuÅŸmuyorsun” cümlesiydi benim için. Kayn’ın incinmesi, büyük bir iÅŸitme engeline dönüÅŸmüÅŸtü. Kayn’ın (Kabil’in) adeta vahÅŸi ve yaralı bir hayvanın çığlığını andıran bu cümlesi, bana o kadar tanıdık ve o kadar çaresiz gelmiÅŸti ki filmi seyrederken... Allah, kimseyi sessizlik askısına takmasın... Kayn (Kabil), incinendi, buÄŸday demetiyle sunduÄŸu kurban, kardeÅŸi Habil’inkine nazaran kabul görmemiÅŸti. Üstelik kendisine uygun görülen kızı deÄŸil, kardeÅŸine uygun görülen kızı beÄŸeniyordu. Ne yapsa olmuyordu bir türlü. O, seçilmeyendi ve elini kardeÅŸ kanına bulamaya kadar götürecekti bu his onu...

Tevradi bir anlatı olduÄŸunu biliyorum bahsettiklerimin, bu yazıyı da Ä°slami fıkıh baÄŸlamında deÄŸil, insana has 
bir tecrübe olarak, anlamın içinden geçerken paylaşıyorum. Kalbimde sevgili Cihan AktaÅŸ’ın kült öyküsü “Seçilmeyen” de eÅŸlik ediyor bu anlama giriÅŸimine. Seçilmemek, sadece aÅŸk baÄŸlamındaki bir kayıp mıdır, yoksa bunun kültürel güncesi veya tanrısal kader, nasip anlamında daha büyük çerçeveleri de var mıdır...

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.